17 Aralık 2018 Pazartesi

Nüfus ve Eğitim İlişkisi




Eğitim, herkesin alması gereken hayatımızın önemli bir parçasıdır. Hayatta her şeyi ilk önce aile eğitimiyle, okul, öğretmen eğitimiyle alıp ve kendimizi geliştirerek öğreniyoruz, başarıyoruz. Bu bir nevi şanstır aslında çünkü herkes şanslı doğamıyor. Bu konu nüfusa da yansımaktadır.

Gelişmiş olan ülkelerde eğitim olanakları ve eğitim politikaları iyi seviyede olduğundan eğitimli bir nüfusa sahiptirler. 

Gelişmekte olan ülkeler kalkınma amacıyla yatırımlarını eğitim üzerinden yaparak gelişmelerini tamamlamayı hedeflerler. Bu sayede de eğitimi ülke geneline yaymayı hedeflemişlerdir. Fakat gelişmekte olan ülkelerde şöyle bir sıkıntı olabiliyor. Üniversite öğrencileri okuyup eğitimlerini tamamladıklarında bazıları işsiz kalabiliyor (özellikle ülkemizde) dolayısıyla eğitimli işsizlerin çoğalmasıyla aktif nüfusunda bundan etkilenerek pasifleşmesine sebep olabiliyor. 
Az gelişmiş ülkelerde ise genellikle tarıma yöneldikleri için aileler çocuklarını sadece zorunlu eğitimle okutmak durumunda kalıyorlar hatta bazıları tarla işleriyle ilgilenilsin diye çocuklarını okula göndermiyor. 
Eğitim kentsel bölgelerde çok etkin olduğundan dolayı da az gelişmiş bölgelerde yaşayanlar kırsal bölgelerden kentsel kesimlere doğru göçe yönelerek kentsel bölgenin nüfusunda yükselmeye sebep olup, kırsal kesimde nüfusun azalmasına neden olur.

Bir diğer sorun ise kadın nüfusun eğitime katılmasıdır. Genellikle az gelişmiş ülkelerde özellikle Müslüman ülkelerde kadınları,  eğitime katılmaması açısından toplum içine girmesini istemeyen kesimler tarafından eğitimleri engellenebiliyor. 
Kadınların eğitime katılan kısmında, kadın kariyer planlamaları yaptığından dolayı doğurganlığı da geri plana atmak durumunda kalarak nüfusta değişimlere sebep olur.

Milli Eğitim Bakanlığının dergisinde yayınlanmış olan bir yazıda paylaşılan grafikte, genç nüfusun yüksek olmasını ileride eğitim açısından problemlere yol açacağını belirtmişlerdir.

Dolayısıyla devletin genç nüfusu ülkenin ihtiyaçları, hedefleri ve idealleri yönünde yetiştirmek içinde daha fazla kaynak ayırması gerekecektir.

Büşranur UÇAR B170218063
  


  • KAYNAKÇA
  • https://www.gundemturkiye.com/toplum/egitim-sosyolojisi/az-gelismis-ve-gelismekte-olan-ulkelerde-egitim-sorunu.html
  • https://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/Milli_Egitim_Dergisi/medergi/18.htm

Sağlık ve Nüfus İlişkisi


Hepimiz biliyoruz ki sağlık biz insanlar için ve dünya için oldukça önemli bir etkendir. Yaşam standardı ne kadar yüksek olursa olsun, sağlığı yerinde değilse o kişi için hiçbir önemi yoktur bütün bunların. Genci, yaşlısı herkes sağlıklı olmayı ister.

Sağlık, sadece insanları değil aynı zamanda nüfusu da etkileyen bir unsurdur. 
Sağlık ve nüfusun ilişkisi gelişmişliği de gösterir. Bir kişinin sağlığının iyi olması için öncelikle beslenmesine, yediğine ve içtiğine  dikkat etmesi gerekir. Tabi kişinin sağlıklı olması sadece beslenmeden kaynaklı da olmayabilir; genetik, kronik, enfeksiyon gibi çeşitli hastalıklardan da kaynaklanabilir. Ölümleri de etkileyen bir sorun olduğu için nüfusta da azalmaya ve artmaya yönelik çeşitli oynamalara neden olur.

Bu konu için Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları sayfasından yararlandım. Sağlıktaki  iyiliğin kadınların doğurganlık oranlarını etkilediği gözle görülmekte olan bir şeydir aynı zamanda bebek ve anne için doğum öncesi, doğum sonrası bakım gerektiğinden kadınların yine bu yüzden çocuk sahibi olma isteği de nüfusta azalmaya/artmaya neden olmaktadır. 'Yerleşim yerine göre farklılıklar açısından bakıldığında, kentte yaşayan kadınlara kırda yaşayan kadınlara göre doğum öncesi bakımın test ve ölçümlerinin yapılma olasılığı karnın dışarıdan elle muayenesi hariç daha fazladır.' (http://www.hips.hacettepe.edu.tr/tnsa2013)

Bir bölgede çocuklar hastalandıklarında veya hastalanmamaları için aşılanmaya ihtiyaç duyulur. Eğer aşı uygulanmazsa hastalıklar artar ya da  bulaşıcı olarak geçer ve ölümlere bile yol açabilir. Yani sağlık alanlarının yetersiz olduğu yerlerde bu olasılıkların olmaması için sağlık ocakları veya hastanelerin artırılması gerekir. 
TNSA ( Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları) 'nın 2013'te yaptığı bir araştırmaya göre hanedeki tuvalet kullanımı da insanın sağlığını hijyenik açıdan etkilediğini söylüyor. Türkiye’de hane halklarının yüzde 98’i iyileştirilmiş tuvalet imkânına sahip. Tuvaletlerin yüzde 86’sı kanalizasyona bağlı, yüzde 10’u ise kapalı çukur. İyileştirilmiş atık sistemine sahip tuvaletlerin oranı: kentselde yüzde 99, kırsalda yüzde 87. Kentteki tuvaletlerin çoğu, kırsaldakilerin azı kanalizasyona bağlı.  
 Aile planlamalarına bakıldığında gebeliği önleyici yöntemlerin kullanımında kamu sektörlerinde %56 oranında bir oranla önde geldiği görülmekte bu da nüfusu artma ve azalma yönünden etkileyen, sağlıkla ilişkili olan bir unsurdur.

2011 yılında yapılan bir araştırmada yazılan makalede, Türkiye'de cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınların ruhsal, psikolojik sağlığının,  üreme sağlığının etkilendiği vurgulanmış ve bu sayede de nüfusun da bu durumdan etkilendiğini söyleyebiliriz.

Büşranur UÇAR B170218063



  • KAYNAKÇA:
  • http://www.hips.hacettepe.edu.tr/tnsa2013/rapor/TNSA_2013_ana_rapor.pdf 
  • https://s3.amazonaws.com/academia.edu.documents/32667567/10_h_simsek_cinsiyet_esitsizligi_11-126.pdf?AWSAccessKeyId=AKIAIWOWYYGZ2Y53UL3A&Expires=1544045752&Signature=gtP%2FhdYVw754A%2BviYpBCNlmwCy8%3D&response-content-disposition=inline%3B%20filename%3D10_h_simsek_cinsiyet_esitsizligi_11-126.pdf (makale)






Nüfus ve Eğitim İlişkisi

Eğitim, herkesin alması gereken hayatımızın önemli bir parçasıdır. Hayatta her şeyi ilk önce aile eğitimiyle, okul, öğretmen eğitimiyle...